Haber Linki için tıklayınız


Halk arasında guatr olarak bilinen ve genel nüfusun yüzde 30’nda görülen tiroidin tedavisine radyofrekansla yakma yöntemi geldi. Tiroid bezi üzerindeki nodülü yan etkisiz yok eden yöntem kansere de umut oldu.


İnatçı guatr’a neştersiz çözüm

Özlem Yurtçu Karabulut Halk arasında guatr olarak bilinen tiroid nodülleri özellikle Karadeniz bölgesi başta olmak üzere oldukça sık rastlanan bir hastalık. Her iki kadından birinde rastlanan tiroid nodüllerinin görülme sıklığı iyotlu tuz kullanımının artmasıyla biraz daha azalsa da Türkiye geneline bakıldığında nüfusun halen yüzde 20 ila 30’unda hastalık tespit ediliyor.


İşlem yarım saat sürüyor


Tedavisinde ise vakanın durumuna göre üç yol izleniyor: Herhangi bir şikayete neden olmuyorsa ve tiroid hormon bozukluğu yoksa takip; tiroid hormonlarını etkiler düzeydeyse ilaç tedavisi, son olarak da cerrahi, yani ameliyat.

Guatr ameliyatında tiroid bezi kısmen ya da tamamen çıkarılıyor, tamamen çıkarılırsa hastanın ömür boyu ilaç alması gerekiyor. Kısmen çıkarıldığı durumlarda ise hastaların en az yarısında, ortalama 2 yıl içinde nodüller nüksediyor. İşte bu aşamada imdada “Perkütan RF ablasyon”, yani radyofrekansla yakma yöntemi yetişiyor. Hastanın ikinci üçüncü kez ameliyat edilmesinin hem o bölgeden geçen ses telleri hem de başka pek çok ameliyat komplikasyonları açısından büyük risk oluşturduğuna değinen Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İhsan Nuri Akpınar; “Biz bu yöntemde, ultrason altında radyofrekansla dokuyu ısıtıp yakarak yok ediyoruz. İşlem yarım saatte bitiyor, hasta hemen evine dönüyor. Lokal anesteziyle, biyopsi iğnesi gibi bir iğneyle tiroiddeki nodüle giriyor ve yakıyoruz. Türkiye’de bunu yapan 4-5 merkezden biriyiz. İlk olarak geçen yıl yapılmaya başlandı zaten” diyor.


5 santim nodüle tek seans


Guatr ameliyatı olan hastalarda nodüllerin tekrarlama ihtimalinin çok yüksek olduğuna değinen Doç. Dr. Akpınar, “Her seferinde cerrahi yapılması mümkün değil. Genellikle ikinci cerrahiden sonrasına gidilemiyor zaten. RF işte ilk olarak bu hastalarda uygun. Daha sonra da özellikle boyutu küçük ama tedaviye cevap vermeyen, sıcak nodül dediğimiz hormon üreten nodüllerde kendine kullanım alanı buluyor. Büyüklüğü 5 santime kadar olan nodülleri tek senasta yok ediyoruz. Daha büyük olanları ya d birden fazla sayıdaki nodülleri iki seansa yaymayı tercih ediyoruz çünkü hasta ayık oluyor, işlem uzadıkça konforu azalıyor; sıkılıyor vs. Dünyada da yaygın olarak 2008’lerde kullanılmaya başlandı. Türkiye’de ise bu uygulamayı yapan merkez sayısı 4-5’i geçmiyor çünkü pahalı bir yöntem. Her hasta için fiyatı 2 ila 4 bin TL’yi bulan elektrodlar kullanılıyor. Daha da önemlisi bu işi yapacak yetişmiş insan sayısı çok az. Tüm Türkiye genelinde toplasanız 50 uzmanı bulmaz. Basit gibi görünse de ciddi bir el yatkınlığı ve eğitim gerektiriyor” diye konuşuyor.


SINIR YOK YAN ETKİ YOK


Bazı hastaların ameliyat fobisi ya da estetik kaygılarla masaya yatmak istemediğini anlatan Doç. Dr. Akpınar, sözlerini şöyle sürdürüyor: Genel anestezi almıyorsunuz, neşter sürülmüyor, bir iğneyle nodül yarım saat içinde temizleniyor. Tiroid bezinin tamamı alınmadığı için de hipotiroid gibi ameliyat sonrası ömür boyu ilaç kullanmayı gerektiren durum da ortadan kalkıyor. Ameliyatta hasta en fazla iki kere masaya yatırılabilir. RF’de işlemi tekrar yapmanın sakıncası yok. Çünkü yan etkisi yok denecek kadar az. Kanseri iki kez nüksetmiş ve radyoaktif iyot tedavisi de almış, tekrarlamış bir vakada yöntem kullanıldı. Sonuçları oldukça iyiydi. Bütün seçeneklerini kaybetmiş kanser hastalarında RF ablasyon iyi bir seçenek. Gelecek 5-10 yıl içinde bu tip kanser hastaları için de rutin tedaviye gireceğini düşünüyorum.